Yazılımcı Sohbetleri – 44. Bölüm (Pelin Gül Çınar)

Yazılımcı Sohbetleri’nin 44. Bölümü’nde bilgisayarın varsa Android Developer olursun diyen Android Geliştirici sevgili Pelin Gül Çınar var! Hadi hep birlikte Pelin’in yazılım kariyerine konuk olalım..

Pelin Gül Çınar Kimdir?

28 yaşındayım. Adana’lıyım. Çukurova Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Mezun olduktan sonra İstanbul’a yerleştim. Yaklaşık da 3 yıldır Android Developer olarak çalışıyorum.

Yazılım hikayen nasıl başladı?

İlk adımları üniversite’de attım. Aslında ilk başlangıç benim için çok zor ve hangi alanda ilerlemem gerektiğine falan çok net bir şekilde karar veremiyordum. Ondan sonra ne istediğimi düşündüğümde yaptığım işin çıktısını almak istediğimi fark ettim.

Mesela şu an bir mobil uygulama geliştiriyorum butona basıyorsun ekranda bir şey çıkıyor. Bu çıktıları görünce mutlu olduğumu fark ettim ve böyle bir alanda ilerlesem daha iyi olur diye düşündüm. Üniversite’den bir arkadaşım vardı onun tavsiyesi üzerine bitirme tezimi Android üzerine yaptım. Daha sonra oradan devam ettim.

Android’i üniversitede mi öğrenmeye başladın?

Evet ama ona çok da öğrenmek denemez. YouTube’dan hintlilerin anlattığı içeriklerden öyle takip edip kendi başıma uygulama yapmaya çalışıyordum. Udemy’den kurslar alıyordum. Ne yaptığımı bilmeden bir şekilde uygulama yapıyordum.

En azından neyi bilmediğimi öğrenmeye başladığım bir süreçte, ondan sonra da yine üniversiteden bir arkadaşım Android’le ilgili bir bootcamp’e katılmış. Kodluyoruz’un düzenlediği bir şey bana da tavsiye etti. Bende bootcamp’ten sonra gerçekten verimli bir şekilde öğrenmeye başladım. Galiba buda son seneye denk geliyordu.

Şu an nerede çalışıyorsun ve bir günün nasıl geçiyor?

Trendyol’da çalışıyorum. 8:30’da uyanıyorum. Şöyle bir göz açma, ses açma egzersizleri derken 8:45’de daily başlıyoruz. Daily’den sonra hemen bir kahve koyuyorum. Onu beklerken de kimler kanalıma ne yazmış arkadaşlarla ne yaptık, ne durumdayız ne yapacağız gibilerinden şöyle kısaca birbirimize yeniden bilgi veriyoruz.

Ardından da bord üzerinden ilerliyor bizim iş takibimizi borda göre üzerinde bir iş varsa onu ilerletiyorum veya işte gün içerisinde ki seyre göre değişiyor. Genelde mesai sonrasını da kendime ayırmaya çalışıyorum.

Kendini güncel tutmak için neler yapıyorsun?

Yazılım çok hızlı gelişen bir sektör olduğu için gerçekten güncel konuları takip etmediğin an çok geride kalabiliyorsun. Bunu mesai saatlerinin dışında böyle bir iki saatini ayırarak da yapabilirsin. Tabi ki bu bir hız kazandırıyor ama bana göre gerçekten güncel olmanın en doğru yolu ve en hızlı yolu gerçekten doğru bir ekiple çalışmaktan geçiyor. Çünkü günde 8 – 9 saatini mesaiye ayırıyorsun ve bu süreç içerisinde gerçekten sen sadece bir fikri geliştiren developer’san. Güncel olmakta zorlanıyorsan orada bence bir sıkıntı var demektir.

Haftalık planlamalarımız oluyor ve biz belli oranda bir işi bord alıyoruz. Bunların bir kısmı şirket işleri oluyor. Çünkü dolasıyla şirketin ve müşterilerin belli başlı ihtiyaçları var. Bunları geliştiriyoruz, bir kısmı da bizim teknik iş dediğimiz taraf oluyor. Bunlar da projeyi güncel tutmak için temiz tutmak için yaptığımız eforları kapsıyor. Bizde her takımın sahip olduğu bir epik var.

Mesela platform epiği olabilir, tema epiği olabilir. Monitoring bu konularda güncel olarak neler var şu anda sektörde bunların analizlerini, bunların proje, entegrasyon, ilgili analizlerini falan borda alıyoruz ve entegrasyona başlıyoruz. Bu esnada tabii bir beyin fırtınası oluyor. Ekip içerisinde sürekli birbirimize güncelleme veriyoruz. Bu güncel olmayı sağlıyor.

Onun dışında da genelde blok hesapları takip ediyorum. Her içeriği okuyamasam da bir sürü developer takip ediyorum. Bu alanda sürekli makale duyuran, yayınlayan bir sürü kanalı hesabı takip ediyorum. Dolayısıyla güncel ne var bilmiyorsan bile neyi öğrenmem gerekiyor. Bunlara hakimiyetim artıyor. Ayrıca güncel bir şey görüyorsam bunu ekip arkadaşlarımla da paylaşıyorum. Bunu projede yer vermeye çalışıyorum. Dolayısıyla dengeli bir şekilde ilerletebiliyoruz süreci.

Trendyol’da ne yapıyorsun? Nasıl bir ekip var?

Ben Trendyol’un Android takımında yer alıyorum ama biz takım içerisinde çok küçük parçalara bölünmüş durumdayız. Çünkü aslında siz tek bir takım olarak görüyorsunuz ama içerisinde market, dolaplar, anasayfa veya ödeme akışlarının olduğu alt takımlar var.

Ben Trendyol’un Android uygulamasını açtığımız zaman karşılaştığımız ana sayfa, favoriler, söz koleksiyonlarla alakalı fikirlerin geliştirildiği takım. Orada Android uygulamamızı geliştiriyoruz.

Oradaki ekiple tam olarak nasıl çalışıyorsunuz?

Öncelikle mesela Android dünyasından en büyük değişiklik olarak düşünürsek ilk başta Trendyol 10 yıl önce Java ile yeni geliştirilmeye başlanmış ama bu yıl içerisinde değişti. Çünkü neden Google Kotlin isimli bir programlama dili sundu. Bunu bildiğimiz zaman biz ekipçe şöyle bir konuşmaya başlıyoruz. Biz de projemizi Kotlin’e çevirelim şeklinde ama bu hem bizim sistemi yaparken hem de bunu yapmak aynı anda biraz zaman alabiliyor.

Her ekip kendi içerisinde bordlara kendi sorumluluğunda olan teknik işi almaya çalışıyor dedim. Yani epiklere bölünmüştük mesela ben tema epiğinde çalışıyorum. Eğer tema ile alakalı güncel bir şey bir geliştirme varsa ben bunu ekibe sunuyorum. Biz bunu dahil edelim bir şekilde veya nasıl dahil edebiliriz analizini yapalım. Şeklinde aramızda konuşuyoruz.

Planlamalar da da ürün yöneticileriyle bir hesaplaşma yaşıyoruz. Ürün yöneticisi diyor ki sen benim 3 tane özelliğimi ver. Al yap bunlar çok farazi şeyler. Bunların hepsinin listesi, puanları falan var ama ancak benim 3 tane özelliğim var bunların yetişmesi lazım. Biz bu hafta 5 tane alabiliyoruz. 2 tane de ben bunu alıp bununla ilgileneceğim diyorum. O ekip içerisinde kimler sorumluysa bunların analizini yapıyor. Ekibe sunuyor. Bu şekilde ilerliyoruz.

Bu ihtiyaçları dediğim gibi eğer çok güncel bir framework böyle bir şey çıkmışsa bunu yapmalıyız şeklinde de ilerleyebiliyoruz ya da projede development yaptığımız zaman zorlandığımız karşılaştığımız bir nokta varsa buralarda bir faktöre ihtiyaç duyar. Bunu nasıl değiştirebilir dediğimiz kısımlarda da yine aramızda konuşuyoruz. Bir teknik backlog oluşturuyoruz ve o backlog’da her hafta birkaç tane işi borda yedirmeye çalışıyoruz.

Türkiye’deki Android geliştiriciliği hakkında neler düşünüyorsun?

Aslında çok rağbet gören bir sektör çünkü birincisi Android uygulama mobil hani hep derler ya mobil sektör falan diye bu yıl mobilin yılı olacak derler. Bir de şöyle bir avantajımız var bizim ulaşılabilir kaynak çok fazla ulaşılabilir insan çok fazla. Ya hani bir insanın bir bilgisayarı varsa Android’le alakalı bir şeyler öğrenmesi çok kolay.

Dolayısıyla bu birazcık avantaj bazen dezavantaja da dönüşebiliyor. Senin bir noktada diğerlerinden sıyrılman gerekebiliyor. Onun dışında hani eğer yeteri eforu ve emeği sağlıyorsa herkesin uygun bir işi bulabileceğini düşünüyorum. Android developer olarak güzel bir meslek fakat bazen Türkiye içerisinde çalıştığınız şirkete göre değişebilir.

Sadece o şirketin projesini geliştiren developer olduğumuz da biz sadece dışarıda üretilen o teknolojiyi kullanan insanlarız ama bambaşka bir dünya daha var. Biz o frameworke katkı sağlayabilecek potansiyele sahip insanların aynı zamanda çok şirket bazlı bir developer olduğun zaman bence birazcık potansiyelimizi kullanmakta zorlanıyor olabiliyoruz.

Android geliştirmeye nereden başlanır?

Bence öğrenmenin en güzel yani onu sıfırdan bir proje üreterek başlanabilir. Ama bir proje üretmek asla tek başına yeterli çünkü mesela YouTube’a x tarzı bir uygulamayı nasıl geliştirebilirim yazarsan bir sürü video serisi çıkardı onlara bakarak bir şekilde uygulamayı geliştirirsin. Yani çalışan ve uygulama yapmak çok zor değil ama o takip ettiğin dökümantasyonlar ne kadar güncel bunları bir ölçmek ve bunları derin bir şekilde araştırmak gerekiyor.

Bana kalsa ben olsam şöyle ilerlerdim muhtemelen geliştirmek istediğim projeyi çok küçük tutardım. Böyle her yerinden bir şey çıkan tüm framework barındıran değil de mesele listelemeyi içeren çok sade bir uygulama ile başlarım. Önemli olan o kullandığım yapıyı en ince ayrıntısına kadar öğrenmek ve bunu yaparken de güncel kaynakları takip ederim. Buda Google’ın kendi dökümantasyonlarında zaten yeteri kadar var.

Çok fazla topluluk var. Örneğin Telegram’dan Android geliştirici bulunduğu topluluklar bile var. Buralara projelerini atıp neler yaptılar, ne yapmak istiyorlardı aktardıkların da insanlar gerçekten yardımcı olabiliyor. Bu öğrenme sürecinde bir deadlinea bağlardım. Çünkü başta çok hevesli başlanıyor işte böyle uçsuz bucaksız bir uygulama yapılıyor. Süre belirlenemeyince o süreyi aştıktan sonra insanın motivasyonu biraz kayboluyor.

Şu kadar süre içerisinde şunu yapayım bunu ne kadar iyi yapabiliyorsan, önemli olan o çünkü mükemmel olmayacak. İlk başta hatalar olacak ve hata olması güzel çünkü hatayı çözdüğün zaman asıl öğrenmeye başlıyorsun. Böyle adım adım ilerledikten sonra zaten gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

Yazılım sektörünün görünmeyen yönleri var mı varsa bunlar nelerdir?

Bence yazılım alanında ilerleyen insanlar özellikle uzun zamandır büyük tecrübeler paylaşmışsa ve gerçekten başarılı işler yapmışsa bir süre sonra çok mükemmelletçi yaklaşıyorlar olaya ve sadece kendi anılarından kendi hayat tecrübelerinden ibaret bir şekilde dışarıya karşı çok sivri yorumlarda bulunabiliyorlar.

Dolayısıyla bence yeni mezun developerları çok ürküttüklerini düşünüyorum. Yani yanlış bir şey de düşünüyor olabilirsin. O anda bir hata da yapıyor olabilirsin ama bir adım attım ve bunu es kaza Twitter’da sosyal medyada paylaştın. Hakikaten çok fazla insanın üzerine gittiklerini düşünüyorum. Dolayısıyla artık insanlar rahat motive değil de bence bir noktada bu mesleği ve bu mesleği yapan herkese karşı diğer insanlar da artık önyargılı yaklaşmaya başlıyor. Bence bu bir yazılımın bir karanlık yüzü diyebilirim.

Sence bu neden kaynaklanıyor?

İnsanların sadece kendi tecrübelerinden yola çıkarak karşısındakine eleştirmeleri, bazen ne kadar toy olduklarını unutuyorlar. Zamanında sende toydun mesela insanlar bazen bunu unutabiliyor bu bende de oluyor atıyorum başta çok zorlandığım işe yıllar içerisinde artık yapa yapa alıştığım öğrendiğim bir şey olunca o zorluk sürecini unutabiliyorum. O insan psikolojisini unutabiliyorum çok empati yapmadan ilerleyince de zedeleyici oluyor.

Android geliştirmeyi tavsiye eder misin?

Tavsiye ederim yani ben en azından çok severek yapıyorum çünkü ben dediğim gibi yaptığım şeyin kullanılıyor olduğunu bilmekten çok haz alıyorum. Hani bir şey yapıyorum ve kafamı bir çeviriyorum. Birisi Trendyol’dan alışveriş yapıyor, aa o framework ben yaptım demek beni günün sonunda çok mutlu ediyor. Ben daha burada çalışmaya başlamadan önce de telefonla vakit geçiren bir insandım. Zaten bu sektör seçerken de kendi uyguladığım, kendi kullandığım bir şeye geliştirme yapma fikri beni çok mutlu etmiş.

Siz bunlardan haz alan bir insansanız ben tabi ki tavsiye ederim. Ekonomik olarak da güzel kazançları olduğunu düşünüyorum da zaman zaman nereden seçtim bu mesleği dediğim anlar gerçekten çok alıyor. Cihaz hataları çözülmeyen buglar bazı şeylerin Android’de 10 kat daha zor olması. Sürekli güncel olmak. Ama şöyle bir buhrana da girdim ya ben 7/24 sürekli çalışacak mıyım. Çünkü hani bilgisayarı kapatsam bir bug varsa zihnim de o bug var onu çözsen ya şimdi bir tane daha bir şey çıkmış onu bilmiyorum ama bu strese dayanamadığımı hissettiğim noktalar oldu.

Buda birazcık iş tecrübesiyle zaman zaman daha dengeli yaşanıyor. Android ulaşımı kolay olduğu için açık kaynak proje anlamında da çok fazla desteği olduğu için bence başlanması güzel bir alan. Zaten bundan memnun kalmazlarsa ve platform değiştirmek isterlerse sonraki aşamada çok kolay olacağı için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum

Ben bir kadın yazılımcı olarak ve zaman zaman da twitter da bu kadın yazılımcı tartışmalarında öznesi olaraktan yaşadığım şu anki mutluluğuma değinmek istiyorum. Çünkü bundan 3 yıl önce ben iş hayatına başladım ve o zamanlar yaklaşık 30 developer’ın içerisinde tek kadın olarak çalışıyorum ve sektörde gerçekten kendimi yalnız hissediyordum. Yer yer cinsiyetçiliğe maruz kaldığım durumlarda olmuştu. Bunlar böyle çok büyük olaylar değil ama kimsenin farkına varmadan yaptığı ufak tefek şeyler. Örneğin işte hadi bro/abi deyip birbirlerini maça, oyuna çağırıyorlardı. Ama bana teklif edilmiyordu bunu kötü niyetle yapmıyorlardı.

Şimdi bugün baktığım zaman çalıştığım şirkette yıllar içerisindeki değişimi görüyorum. İlk kez Trendyol işe başladığımda benden başka bir tane kadın developer vardı biz birimize sarılıyorduk. Şimdi sadece Android takımında 33 developer var ve bunlardan yaklaşık 8 – 10 tanesi kadın developer ve bu beni çok mutlu ediyor.

Bir keşken var mı? Zamanda yolculuk yapsaydın hayatında neyi değiştirdin?

Öyle büyük bir keşkem yok çünkü sürece baktığım zaman yorulduğum, üzüldüğüm hata yaptığım çok fazla zaman oldu ama şu anki konumundan şu anki olduğum Pelin’den çok memnunum ama hani geçmişe dönsem tavsiye olarak şunu söylerdim. Ben üniversitede çok panik ve stresliydim.

Şimdi yazın çok geniş bir sektör ya hangi alanda başlayacağımı bilemiyordum ve sürekli bir yerden başlamam lazım kaygısı vardı ve bu kaygıyı o kadar uzun zaman boyunca taşıdım ki. Bunu bırakıp bir yerden başlasaydım eminim çok daha verimli geçecekti. Ama bunu yapamadım sanki böyle oraya başlarsam bir daha oradan çıkamayacağım gibi geliyordu. Ya o alanı sevmezsem gibi böyle çok saçma bir kaygım vardı.

Belki bu kaygıyı güdenler için söyledim ki sakin olsunlar, başlasınlar sevmezlerse bırakabilirler ilerleyebilirler. Ama en önemlisi tabi ki öğrencilik hayatlarını dolu dolu yaşasınlar yesinler, tozsunlar kendilerini de geliştirsinler. Çok fazla kasmaya gerek yok.

Seni motive eden şeyler nelerdir?

İş hayatımda beni motive eden şeyler. Günaydın, selam falan emojiler bunlar beni çok motive ediyorlar. Bunlar çok küçük şeyler ama mesela bir iş arkadaşım selam vermişti, ben bir şey isteyecek falan diye düşünmüştüm ama hiç öyle içimden geldi demişti.

Onun dışında teşekkür almak beni çok mutlu ediyor ve hani bazen de kötü yapabiliyorsun süreç istediğin gibi ilerlememiştir. Ya olsun buda böyle oldu şöyle düzeltiriz falan gibi olumlu dönüşler beni çok mutlu ediyor. Yaptığım framework insanlar tarafından kullanıldığını görmek. Yoruluyorsun bazen büyük framework yaparken ama günün sonunda onun çıktısını görmek beni inanılmaz motive ediyor.

Hayatında kırılma anımdı dediğin bir anın var mı?

Evet var iş hayatımda. Android develepor olarak başladım 2 ay geçti geçmedi böyle direkt işe girdim ve bir afalladığım dönem oldu çünkü development bilmek ayrı iş tecrübesi ayrı. En basitinden bir firmaya bir proje üretmemişsin onun raporlarını projende denemiyorsun. Öyle dümdüz bir şey yapıyorsun. Çok daha detayın olduğunu fark edip biraz dibe çaktığım bir dönem olmuştu ve o sıralarda kendimi çok yetersiz hissediyordum. Çünkü bunun sadece benle alakalı olduğunu düşünüyordum.

Aslında bunun böyle herkesin yaşayabileceği bir süreç olduğunu farkında değildim ve böyle birazcık da baskı vardı. Acaba ben bu mesleği yapamıyor muyum? Başka bir alana mı yönelmeliyim dediğim bir anda çok farklı bir unvanla iş görüşmesine gitmiştim. Olumlu da geçmişti ama o gün aslında bu mesleği sevdiğimi fark ettim.

Ben sadece stresten bunalmışım meslekten bunalmamışım her şeyden bu üzüntüme rağmen unvanla kabul etmeyip yine bu alanda ilerlemeye başladığımda bu kaygının da aslında artık o gün son bulduğunu fark ettim. Ondan sonra hiç öyle kötü buhranlı bir döneme neyse ki girmedim.

O dipten tam olarak nasıl yukarı çıktın, nasıl kendini motive etti?

Bunu tek başıma ama yapmadım. Kodluyoruz da çok sevdiğim bir öğretmenim vardı. Gökhan Öztürk gerçekten harika bir insan. Onunla konuşmuştum ve o beni rahatlatmıştı. Öncelikle olarak şunu fark ettim. Ben bu stresi neden yaşıyorum. Benim tamamen bilgi yetersizliğimden mi yoksa çalıştığım koşullardan dolayı mı ve bu ikinci maddenin daha çok sebep verdiğini fark edince o zaman dedim. Artık depresif bir şekilde bu mesleği yapmak yerine koşullarını iyileştir demiştim kendime ve yeni bir iş arama sürecine girmiştim.

İlk çalıştığım yeri çok seviyorum. Bu tamamen benim ilk olmasıyla da alakalı. Birazcık ve streslisin paniksin toysun her şey üst üste gelmiş. Ben orada tecrübesiz olduğum için. Mesela şu anki tecrübemle belki orada çalışsam çok daha farklı olurdu çünkü oradaki insanlarla çok iyiydi ama orada biraz müşteri ile bizzat iletişim halinde oluyordun.

Dolayısıyla birazcık daha farklı bir çalışma ortamının bana daha iyi gelebileceğini düşündüm. Öncelikle çok yalnız hissediyordum. Bir şey takım ruhu istediğimi fark ettim. İş değiştirmek ve bunu yaparken süreçte bir daha kendime bu kadar yüklenmeyeceğime söz verdim ve yalnız olmadığımı bu şekilde kaygıların normal olduğunu bilmek beni bu buhrandan çıkardı.

Çalışma hayatında ilginç veya unutamadığın bir hikayen var mı?

Kodluyoruz’da Android geliştirmesi yaparken öğrenirken bir yandan da üniversitedeki son stajımı zorunlu stajımı tamamlıyorum. İşte yazın orada çok farklı bir alanda Siber Güvenlik’te bir şirkette staj yapıyordum ama oradaki insanlardan hiç haz etmiyordum. Yani hiç mutlu değilim de bana bir gün işte böyle staj sonunda onlarla birlikte devam edebileceğimin imasını veriyorlardı.

Ben de böyle hayır diyebilen bir insan değilimdir. Aslında çok saçma geliyordur belki ama teklif ediyor hayır diyeceksin diyemiyordum yani. Ve ben yalan söyledim şöyle çok sevdiğim sınıf arkadaşım vardı. Bir tane şirkette part – time olarak çalışıyordu. Bende orada ki patronu Göksel beyi sosyal medyadan takip ediyorum ve çok seviyorum kendisini. Bana bu çalıştığım staj yeri iş teklifinde bulunduğunda dedim ki yok dedim ben bu X firmasında işte gönüllü stajyer olarak başladım diye yalan söyledim. Sanki hayır demek ayıp olurmuş gibi gelemem inan ki gelmek isterdim ama bir yerde çalışıyorum gibi yalan söyledim. Çünkü çok baskın bir adamdı. Hani böyle hayır dersem on kere iş beğenmiyorlar gençlerde falan gibi girecek biraz adamdı. Neyse yani ondan sonra tamam dedi.

Ben işte kursa devam ederken iş başvurularına başladım. Bu salladığım hani çalıştığımı iddia ettiğim yerde iş ilanı gördüm. Ve ilanda şöyle en az 3 – 4 yıllık tecrübesi olan markette 2 tane uygulama olan bilmem işte şu frameworke hakim olan. Ben sadece frameworklerin isimlerini duymuştum markette proje yok 4 yıl değilim ama 2 ay olur mu. Ama dedim ki başvurayım en kötü bana bir özgeçmiş gönderecekler, kendimi denerim hem de yaparım.. Böylece bakim şirketler nasıl uygulamalar istiyor bunları ben ne kadar yapabiliyorum. Kendimi geliştirmiş olurum diye ben başvurdum bana dedikleri uygulamayı yaptım ve gönderdim.

Gönderirken de şöyle bir mail attım. Ben çok tecrübesizim istediğiniz kriterlerin hiçbiri bende yok ama ne kadar hevesli olduğumu anlattım. Hiç umudum da yoktu ve bana çok kısa bir süre içerisinde dönüş yaptılar. Seninle devam etmek istiyoruz dediler ve ben zamanında çalıştığımı iddia ettiğim yerde gerçekten ilk kez işe başladım benim için çok tatlı bir anıydı.

Çaycı mısın yoksa kahveci mi?

Kesinlikle kahve.

Bahsetmek istediğin bir konu var mı?

Bence güzel sorulardı zaten değinmek istediğim konulara değindim. Şunu söyleyebilirim ama ben ilk yerim de bu kanalı takip ediyordum. Çay Kahve İnsanı o zamanlar yazılımcı ofisleri diye bir bölüm vardı. Onu ilk gördüğümde şey istemiştim ya keşke benim ofise de gelseler demiştim. Burada da çekim yapsınlar istemiştim ama olmamıştı ve bugün şu anda bu kanalda konuşuyor olmak o yüzden beni ayrı mutlu ediyor.