Muhiku İK Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu olan Hülya Mutlu, Büşra Çayır‘ın “Sessiz İstifa ve Büyük İstifa Nedir?” sorularını cevaplıyor ve bu konuların ülkemizdeki yansımalarına dair değerlendirmelerde bulunuyor.
Büyük İstifa ve Sessiz İstifa Nedir?
Büyük istifa, pandemi dönemi itibarıyla Amerika’da ortaya çıkan kavramlardan biridir. Covid-19’un iş alanında getirdiği ve iş modellerini değiştirdiği sonuçlardan biri olan uzaktan ve hibrit çalışma şekilleri, insanların yalnız kalmasına ve kendilerini sorgulamalarına da sebebiyet verdi. İnsanların konfor alanlarından çıkarak kendilerini ve işlerini sorgulamaları sonucunda iş değiştirme kararları da sıklık göstermeye başladı.
Sessiz istifa ise, yine ilk olarak Amerika’da kullanılmaya başlanan bir kavram olup daha önceki yıllarda da var olan ancak şu anda bir isim verilerek hayat bulan bir kavramdır. İnsanların çalıştıkları ortamdan rahatsız olup bunu iş içinde dile getirmedikleri ve dayanamayacakları raddeye geldiklerini hissettikleri zaman istifa ettikleri sürece deniliyor.
Hülya Mutlu, bu kavramın ülkemizde etkilerinin fazla hissedilmesinin nedenine Türkiye’deki çalışma saatlerinin fazlalığının örnek gösterilebileceğinin altını çiziyor. Çoğu işyerinde temel kaynakların dahi tam sağlanamaması, özlük hakları ve izinler gibi konularda görülen yetersizlik insanların da işten ayrılma kararı alma sürecine etki ediyor.
Sessiz istifası gerçekleşen çalışanlar bu durumun içerisinden nasıl çıkabilirler?
Hülya Mutlu, bu durumdan kurtulmanın her şeyden önce coğrafik etkenlerden doğan kültürlere ve karakteristik özelliklere bağlı bir durum olduğunu belirtiyor. Eğer bir kişi kültürel açıdan fikirleri bastırılan bir ortamda yetişmiş olup karakteristik özelliği açısından da sessiz bir kişilik özelliği gösteriyorsa işten çıkma kararını vermesi ve ses çıkarması zordur.
Eğer bir kişi birtakım soruları kendisine sorarak işini ve işteki konumunu sorgulamaya başlarsa ancak o zaman o işi isteyip istemediğini görüyor. Düşünceleri sonucunda işin onun gelecekteki hedeflerine uygun olmadığını ve kendini iyi hissetmediği bir ortamda olduğunu düşünen çalışan işten ayrılma kararını da vermiş oluyor.
Şirketler, kaybetmek üzere olduğu çalışanını küçük ve düzeltilebilir durumların üstünde yeterince durabildiğinde tekrar kazanabiliyorken büyük ve geri dönüşü olmayan aksaklıklar ise çalışanlarını tamamen kaybettikleri anlamına geliyor.
Hülya Mutlu’ya göre “yetenek kıtlığı” önümüzdeki yıllarda en büyük problemlerden birisi olacak. Çünkü Türkiye yurt dışına büyük oranda iş gücü veriyor. Ya beyin göçü oluyor ya da yurt dışı projelerinde çalışılıyor. Şirketler yetenekleri elinde tutma konusunda kısmi bir başarı gösteriyor. Ancak değeri bilinmeyen ve istekleri yerine getirilmeyen ve bunu daha önce dile getiren çalışanlar konuşmalarına rağmen kendilerine ilgili bir merci bulamadığı takdirde büyük istifasını da gerçekleştirmiş oluyor.