CTO Sohbetleri – 1. Bölüm (Fatih Üstündağ)

CTO Sohbetleri 1. Bölüm ile başlıyor! İlk bölümde sevgili CTO Fatih Üstündağ ile çok keyifli bir röportaj yaptık. Tarık Çayır sordu, CTO Fatih Üstündağ cevapladı. Röportaj Yazılımcı Sohbetleri tadında nefis bir içerik oldu!

Fatih Üstündağ kimdir?

Kahramanmaraşlıyım, yaklaşık 30 yıldır İstanbul’dayım. Boğaziçi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik bölümünde okudum. Okuldan hemen sonra yazılım dünyasına atıldım. Çalışmaya başladım daha önceden de yazılıma her zaman ilgim vardı genel olarak web teknolojileri üzerine çalıştım, birçok firmada çalıştıktan sonra kendi şirketlerimde devam ediyorum.

Eski yazılımcısınız diyebilir miyiz?

Evet, diyebiliriz benim zamanım da PHP 3’ü gördüm. Onun dışında her şeyi derleyerek kurardık Linux dünyasında gerçekten çok eskiyim.. ASP falan yoktu. Ben ilk Delphi ile çalıştım sonra Pascal’ı, Assembler’ı öğrendim. Onlarla da yazılım geliştirdim.

Şu an aktif olarak kod yazıyor musunuz?

Bazen ekibimizle birlikte kodlara girdiğim oluyor. Dizayn mimari tartışmalara da giriyorum. Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Bazen belli noktalarda destek oluyorum ama aktif olarak çok kod yazmıyorum. Böyle istediğim yerlerde, hoşuma giden birkaç yerde bir şeyi çözmek için, kendim için yaptığım kodlar oluyor ama onun dışında aktif olarak yazmıyorum.

İyi bir CTO kodu bilmeli mi?

Tabi ki bilmeli! Ben şunu söyleyebilirim CTO ve ekiplerle birlikte projeler yaparken çalıştırırken biraz ayrıntıyı bilmesek bile o teknolojilerle alakalı genel geçer çözümleri bilmek, anlamak, ekiple konuşabilmek gerekiyor. O yüzden evet çok ayrıntısına girmesek bile yeni çıkan bir dilin ne işe yaradığını, teknolojinin ne işe yaradığını bir veri tabanının veya bir atıyorum çok önemli bir raporlama sisteminin nasıl kurulması gerektiğini genel geçer bir şekilde bilmek gerekiyor.

Yazılım hikayeniz nasıl başladı?

Ortaokulda bir yaz kuzenime gitmiştik dediler ki işte kuzeninin bilgisayarı var hadi Fatih’e de göster dediler. Galiba orayı hatırlamıyorum ama televizyona bağlanan Commodore’du.. Kuzenim bağladı. Bak dedi bu böyle çalışıyor, açılıyor bana yazdığı kodları gösterdi. Tabi ben o zaman bilmiyorum ama sonradan Basic’te yazdığını anladım. Kodları gösterdi, oyun oynamadık ama yaptığı kodlarla ekrana benim ismimi yazdırdı. Böyle çok basit şekiller hareket ettirdi ben o zaman büyülendim ve ondan sonra hep bunun peşine düşmeye başladım.

Lisede de babamlara ilk bilgisayarımı aldırarak ben direkt bilgisayar dünyasına giriş yaptım. Sonrada tabi ki her Türk genci gibi ödev yapacağız, bilgisayarı öğreneceğiz derken gecelerce bitirdiğim oyunların haddi hesabı yoktu bu şekilde başladı benim maceram.

Sonra yazılım süreci nasıl devam etti?

Oyunla bilgisayar kurmayı, dos kurmayı, Windows kurmayı, oyunları orada çalıştırmayı, sorunları çözmeyi yavaş yavaş böyle basic, qbasic çalıştırmayı vs. derken böyle devam etti. Sonra zaten üniversite yıllarında bu sefer ben tabi o heyecanla bilgisayarla alakalı alanda çalışmak istediğime karar vermiştim.

Üniversitede de bu devam etti, devamlı bilgisayar laboratuarında, seçmeli derslerde bu sefer Pascal, Assembler öğrenmeye başladım. Sonra da yine kendi bilgisayarımda işte Delphi, Pascallarla hep kendime proje uydurup proje yapmaya çalışıyordum.

Şu an nerede çalışıyorsunuz?

Şu an kendi projelerimizi yaptığımız büyük bir yazılım firmasında CTO olarak çalışıyorum. Yine web tabanlı mobil uygulamalar birkaç tane B2B projelerimiz var. Gerçekten globelde güzel bir ekiple, güzel bir iş çıkarıyoruz bunların yönetilmesi, projelerin hayata geçirilmesiyle ilgileniyoruz. Şu an çok yoğun bir şekilde bununla çalışıyorum diyebilirim.

Daha öncesinde kendi şirketimle ilgili yine web de özellikle operatör dünyasında çeşitli ürünler geliştiriyorduk, onları yaptık. Daha öncesinde yine operatörler de çalıştım. Şu anda da çok yoğun bir şekilde projelerimize devam ediyoruz.

Şu an kaç kişilik bir ekibi yönetiyorsunuz?

Şu an bizim şirketimiz yaklaşık 400 – 450 kişiye yakın bir teknoloji firması hala da büyümeye devam ediyoruz. Sadece bizim tarafta ki ekiplerimiz 85 – 90 kişi bu yıl sonunda 100 – 110 kişi olmayı hedefliyoruz. Gerçekten de önümüzde çok sıkı bir yol haritası var bunun peşinde koşturuyoruz hem eğlenceli hem de yoğun bir takvimimiz var.

Güne kaçta başlıyorsunuz, bir gününüz nasıl geçiyor?

Bir ideali var bir de pratikte olanı var. Sabahleyin erken kalkan birisiyim yaklaşık 07:00 – 07:30 civarı kalkmış oluyorum. Standart o günkü e-postaları temizlemeye başlıyorum. Kendime yapılacak işleri ve görevleri çıkarıyorum onları bir sıraya koyuyorum nelere bakmamız gerektiğini, ekiplerle neler konuşulacak o günkü toplantılara bir bakıyorum, toplantıları hazırlanıyorum. Bir şey yapmam gerekiyorsa bir araştırma yapmam, konuya bakmam gerekiyorsa onların hemen üzerinden geçiyorum.

Yaklaşık 09:00’a doğru ofise gidiyorum ama 09:30 gibi tüm bu planlar bozuluyor. Bir anda çok acil çıkan konular globaldeki çeşitli üçüncü partilerden gelen sorunlar, istekler, değişiklikler derken günümüz bir anda böyle hızlı bir koşuşturmacaya dönüyor.

Ben ekiplerimize yardımcı olmaya, onlar için yolu açmaya çalışıyorum. Zaten asıl işi onlar yapıyor, birazcık onlara destek noktasında, yapacakları işlerin ilerlemesi noktasında, destek olmaya çalışıyorum ve bu yoğunlukta aslında günü tamamlıyoruz.

Daha sonra akşam rutinim başlıyor. Bazen kalan işleri, düzenlemem gereken işleri akşamleyin hallettiğim oluyor. O beni zihnen daha rahat, daha odaklanmış bir şekilde bakabiliyorum. Çünkü gün içinde birlikte konuşmamız gereken arkadaşlarla, yöneticilerle konuşmamız gereken halletmemiz gereken çok şeyler oluyor, toplantılar oluyor, konular oluyor..

Akşamı birazcık onun için kullanıyorum ve artık gün içinde yakaladığım yazıları okumak için kimsenin sormadığı bir saati kullanıyorum böylelikle günü tamamlıyorum.

Kendinizi güncel tutmak için neler yapıyorsunuz? Bir öğrenme rutininiz var mı?

Herkesin kendi metodolojisi vardır lütfen bunu birisi böyle yapıyormuş bende böyle yapayım demek çok olmuyor ama ben de rutin de ne yapıyorum. Mutlaka yazıları takip ediyorum, Twitter’da mümkün olduğunca ilgilendiğim insanların, ilgilendiğim konularla, uygulamalarla veya şirketlerle alakalı şeyleri takip edip onların mutlaka yazılarını takip etmeye çalışıyorum. Bazen işimiz gereği önümüze bir teknoloji çıkıyor, onun peşine düşüyorum, onu öğrenmeye çalışıyorum. Her zaman manuel dokümanları çok okuyorum. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir de kendim için rutinlerimde öğrenmemi kolaylaştıracak, üretkenlik için gerekli araçları öğrenmeye, kullanmaya, uygulamaya çalışıyorum. Bu bookmarkları saklamak olabilir, birilerinin Twitter’da daha hızlı takip etmek olabilir, bir özet yakalamak olabilir.

Türkiye’deki yazılım geliştirme ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Güncel olduğumuzu düşünüyorum. Gerçekten yetenekli, değer katan insanlar var, sektörün kıymetli olduğunu düşünüyorum ilgi gittikçe de artıyor. Maalesef şu an ki bizim ülkemizin konjonktürü şu an içinde bulunduğu durum birazcık bizi kötü etkiliyor bu hem rekabet anlamında hem yazılım sektörünü kötü etkiliyor.

Bence eksiğimiz birazcık eğitim sistemimizin daha iyi olması gerekiyor. Burada genç arkadaşlara daha çok iş düşüyor. Belki önleri açılıp daha iyi imkanlarla daha çok şeyler öğrenebilecek iken birazcık geride kalıyoruz. Bunu kendileri kendi eforlarıyla, gayretleriyle tamamlamaları gerekiyor. Bu da bizim yazılım sektörü için önümüzdeki bir engel gibi görünebiliyor. Belki birazcık kültürel olarak da biraz farklıyız, bazen daha duygusalız, daha üzerimize alınıyoruz. Yazılımda bunların zaman içinde çok yeri olmadığını anlıyorsunuz özellikle ekiple birlikte çalışırken ama bence günceliz, iyi takip ediyoruz.

Türkiye'de CTO olarak çalışmayı bize tarif edebilir misiniz?

Başka yerde CTO olarak çalışmadım. Türkiye ile başka yeri karşılaştıramam ama Türkiye’de CTO olarak çalışırken birazcık geçirdiğim, aşamaları anlatabilirim.

İlk CTO olduğunuzda belli bir seviyede önce teknolojinin çok önemli olduğunu düşünüyorsunuz ve oraya çok odaklanıyorsunuz, oraya çok önem veriyorsunuz. O bir seviye orada biraz vakit geçirdikten sonra tecrübe kazandıktan sonra ekibi oluşturuyorsunuz ekipleri yönetmeye çalışıyorsunuz. Teknolojiye çok odaklanıyorsunuz, ondan sonra şeyi fark ediyorsunuz.

Birazcık daha çıktının da önemli olduğunu öğrenmeye başlıyorsunuz. Yani bu birazcık oyunlardan örnek verecek olursak bir seviye açmak gibi o seviyeyi açıyorsunuz. Daha sonra çıktının, ürünün yaptığınız işin de önemli olduğunu, başkalarının da bunun bir parçası olduğunu, ona göre onlarla birlikte çalışma gerektiğini, ona göre siz planlarınızı, işlerinizi dizayn etmek gerektiğini öğreniyorsunuz.

Bu sefer o challenge başlıyor orayı da geçtikten sonra artık çıktıya, ürüne başarıya odaklandıktan sonra ekip yönetmenin, ekip oluşturmanın ve ekiple birlikte bir yolda yürümenin, bir hedefte yürümenin daha da önemli olduğunu anlıyorsunuz. Bu sefer birazcık bu challengelara başlıyorsunuz.

İyi bir CTO nasıl olmalı?

İyi bir CTO olmak öncelikle ilgilendiğimiz alanlarla ilgili bu teknolojileri genel geçer teknolojileri bilmek gerek, en azından bilmesek bile gerektiğinde nasıl öğrenebileceğimizi öğrenmek gerekir bu çok önemli bir şey. Ben her zaman spesifik örnek vereceksem iOS’de, Android’de bir şey bilmeyebilirim ya da Back-End’te bir database ayarın ne anlama geldiğini bilmeyebilirim ama onu nasıl öğreneceğimi, gerektiğinde onun niye bakılması gerektiğini bilmek gerekiyor.

Daha sonra iyi bir CTO olmak için ekibi canlı, hedefte tutmanız gerekiyor. İyi bir ekip başardıktan sonra siz ancak ona yardımcı oluyorsunuz. Onun yolunu açıyorsunuz, bunlara dikkat etmek, bunları geliştirmek gerekiyor. Burada da tabi sizin öğrenmeniz gereken dikkat etmeniz gereken işler biraz teknolojiden çıkıyor, grift hale geliyor.

Örneğin insan ilişkileri, ilişki kurmak, ekibin size güvenmesi önemli oluyor. Ama bana güven deyip bir şey isteyemezsiniz tabi ki söyleyebilirsiniz ama onu zaman içinde kazanmak gerekiyor. Bu güvenin de dönüp baktığımda kariyerimi hep zor zamanlarda, zor anlarda kazanıldığını gördüm. Bununda önemli olduğunu düşünüyorum ve bunlara da dikkat etmek gerekiyor. Bir noktada artık title veya teknoloji ile alakalı olsa da teknolojiden çıkıyoruz insanlara yöneltiyoruz. Sonuçta insanla çalışıyoruz.

Hatalarınız var mı?

Yaptığım hatalarda ilk başlarda teknolojinin çok önemli olduğunu, ekibin çok önemli olmadığını düşünüyordum bu çok ciddi bir hata oldu. Daha sonra bazen bir başka hatam aslında hepimiz için geçerli, çıktılarında önemli olduğunu öğrendim ve bunu kendime her zaman hatırlatmaya çalışıyorum. Yani bir ekiple bir projede yaptığımız çıktı. O çıktıda başarıya ulaşması bunlarda önemli kriterler buna da dikkat etmek gerekiyor.

Yazılıma nereden başlanır?

Yazılıma istediğiniz yerden başlayabilirsiniz çünkü yazılımın birçok alanı var. Bence yazılımda önemli olan heyecan duymanız, severek yapmanız ben en azından kendim için böyle başladım ve onun peşinde koşturdum. Çünkü çok emek gerektiren bir şey çok kolay yapamayabilirsiniz. Özellikle başladıktan sonra daha da derinleşen konular var, öyle çok basit, hemen basit bir şeylerle yaparak ilerleyemiyorsunuz. O yüzden bunu heyecan duyacağınız bir alanda yapmanız lazım.

Örnek vermek gerekirse mobil bir uygulama, web sitesi yapmak olabilir, Back-End’te bir serversideta bir şeyler, yapay zeka ile makine öğrenmesi, yapay zeka ile bir şeyler yapmak olabilir. Her alandan başlayabilirsiniz ama çok temel şeyleri öğrenmeniz gerekiyor. Yani bunu atlayamazsınız hangi dili öğrenelim, hangi programlama dili öğrenelim, çok önemi yok sonuçta hepsi temel mantığını, yazılımın temel mantığını öğrendikten sonra dil öğrenmek sizin kabaca 6 ayınızı, 1 yılınızı alır gerisi tamamen dille alakalı implementasyon, syntaxını okumak ve öğrenmektir.

Türkiye'de yazılım sektöründe büyük bir arz – talep dengesizliği var. Bu durum ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Ülkemizin son durumu ile alakalı olarak gerçekten hem yurt dışına gidişlerle alakalı, remote çalışmalarla alakalı bizim ihtiyacımız olan yazılımcı arkadaşları bulmakta zorlanıyoruz. Bu sektörde, tüm şirketlerde, yazılım firmalarında böyle olduğunu düşünüyorum.

Burada bize düşen aslında bu rekabetçi hale gelmek diyebiliriz, daha iyi bir çalışma ortamı daha iyi bir imkan da, özellikle yeni yetişen arkadaşlara daha çok imkan verme, onların eğitimlerine daha çok özen gösterme, yardımcı olma, bu mentorluk olabilir, başka destekler olabilir birazcık bu arz – talep dengesini çözecek tabiri caizse taşın altına hepimizin elinde olması gerekiyor. Şu anki Türkiye’deki durumdan dolayı birazcık bir dengesizlik var.

Yazılım sektörünün bilinmeyen yönleri var mı?

Bir kere bence en büyük şey yaptığınız bir şeyin sonrasında yaşaması gerekiyor. Bunu nasıl anlatabilirim birçok evresi var bunun mesela bir web sitesi yaptım, yapmakla kalmıyor veya bir mobil uygulama yaptım işte bir yerden bir yere veri aktaran yapay zeka ile bir öğrenme yapan bir şey yaptım dediğinizde onun yaşaması, onun takibi, monitör edilmesi, düzgün çalışması, güncel tutulması, refaktör edilmesi birçok olay çıkıyor. Bunlar birazcık belki dışarıdan görünce yapıp koyuyor gibi oluyor ama onun yaşaması onun hayat döngüsünün çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Bunu yaşatmaya, bunu pratiklerde uygulamaya çalışıyoruz.

İkincisi yazılım sadece kod yazmak değil, iletişim bu ekip arkadaşınızla iletişim, proje yöneticinizle iletişim, yöneticilerinizle iletişim, konuşma, anlaşma yani siz tek başınıza bir iş yapmıyorsanız ki onu çok kısıtlı bir zamanda yapabilirsiniz. Sonra mutlaka bir ekipte, şirkette çalışmaya başlarsınız. Kaderinizde mutlaka yazılımın muhatabı, hedef kitlesi olan kullanıcılarımızla iletişime geçmek zorundasınız. Bizim işimizin sadece kod yazmak, kod bilmek ve yazılımla uğraşmak olduğu düşünülüyor ama bence iletişim atlanıyor bu çok önemli bir şey.

Kendinizi geliştirmeye önem verin bunun için kendinize en büyük yatırımı siz yapabilirsiniz başkası sadece size yardımcı olabilir. Bunun farkında olun, kendinizi geliştirmek için öğrenmek için ne gerekiyorsa yapın.

Zamanda yolculuk yapsaydık hayatınızda neyi değiştirmek isterdiniz?

Açıkçası çok keşkelere inanmıyorum, ben birçok hata yaptım hala da hata yapıyorum bu hatalarımın beni geliştirdiğini, şekillendirdiğini, bana bir şeyler kattığını düşünüyorum. Yani bu hatalarımdan umarım ders almışımdır bunu tabii ki ben kendim ders aldım diye söylüyorum ama yakın çevremdeki arkadaşlarımın da söylemesi önemli.

O yüzden çok keşke söylememeye çalışıyorum ama illa bir keşkem olsaydı, zaman yolculuğu gibi kıymetli bir şey olsaydı dönüp PHP yazan arkadaşlara böyle yapmayın sonra sizi çok dövecekler derdim.

Seni motive eden şeyler nelerdir?

Hala yeni bir şey öğrenme arzusu, karşıma çıkan yeni bir zorluğu geçme, challenge diyebiliriz. Yani bir şey yapabildiğimi görme özellikle böyle bir sistemi kurgulayacaksam veya bir ekiple yeni bir sistemi kurguluyorsak onun zihninde canlanması, çözümlerin nasıl olması gerektiğini bulmam, hayal etmem beni şu an çok heyecanlandırıyor ve motive ediyor.

Hayatımda kırılma anımdı dediğiniz bir anınız var mı?

2 tane olabilir. Birincisi babamın bana, lisede ilk bilgisayarımı aldığı zaman o bilgisayarı alması benim için bir kırınımdı çokça oyun oynadım ama işe yaradı benim bu sektörde ilerleme sebep oldu.

İkinci kırınım noktam şudur üniversite sonda artık arkadaşlarım kimisi akademik kariyer seçti, kimisi sigortacılık şirketi, kimisi bir yerlere girmeye başladılar. Ben de dedim ki artık son sınıf bitiyor iş bulmamız lazım. Yazılımla yapmak istediğimde çok netim o zamanlarda gazeteden ilana baktım bildiğiniz ilan PHP developerdı ya da web developer olabilir. İlk buldum görüşmeye gittim ve görüşmeye girdim. Görüştüğüm kişi benim iki sene yöneticiliğimi yaptı. O gittiğim yazılım şirketi de gerçekten bu işlerin temellerini yapan kıymetli işler yapmış Türkiye’de çok güzel bir firma.

Bana PHP biliyor musun? Hayır bilmiyorum ama öğrenirim. HTML biliyor musun? Hayır bilmiyorum ama öğrenirim. JavaScript’e bir şey yaptın mı? Hayır hiç yapmadım evde sadece weble alakalı ASP, .NET denedim. Çünkü ben o güne kadar hep Delphi, Pascal, Assembler vs. onları yaptım biliyorum. Hiç Linux kurdun mu? Bilmiyorum ama öğrenirim. Yani ben görüşmeden çıktım dedim ki demek ki benim bunları öğrenmem lazım soracaklar. Hani bu böyle geçti bari bundan sonra gideyim eve bunları öğreneyim dedim.

1 hafta sonra galiba beni tekrar aradılar ve işe aldılar. Artık o nasıl bir elektrik gördülerse, muhtemelen oradaki yönetici gördü. . Benim hiçbir soruya cevap ben biliyorum diye cevap vermemiştim ondan sonrada ben çok aşkla, şevkle atıldım. O benim için bir kırılma anıydı. Belki orada o iş olmasaydı çok farklı bir yerlere gider miydim ne yapardım? Özellikle o şirketin olması bana çok şey öğrendirdi. Çünkü orada çok temelden öğrendim. Linux’u sıfırdan kurmayı, derlemeyi bir şeyleri source code’dan derlemeyi öğrendim.

Çalışma hayatınızda ilginç veya unutamadığınız bir hikayeniz var mı?

Evet, yaklaşık 24 – 25 yıldır yazılım sektöründeyim bir sürü hikaye oldu. Bir sürü ilginç şey başımdan geçti ama en güzel anlatabileceğim ilk anda aklıma gelen yaptığımız ürünü bir şirkete vermiştik kurulumlar yapılacaktı ve migration yapılacaktı bizim şirkete bizim sistemler yazılımızın üstüne geçecekti.

Tabii herkes heyecanlı, günlerce analizler yapmışız, verileri planlamışız, tatbikatlarını yapmışız, denemelerini yapmışız, tez şeylerini çıkmışız sistem live bir an da geçmesi gerekiyor, sistemin üstünde bir çok ürün satışları var bir noktada bir ciroda dönüyor buna da dikkat etmek gerekiyor tabii ki hiçbir migration hiçbir zaman planlandığı gibi gitmez kaosun ortasında bulduk kendimizi.

Migration’a gece başladık yani en kötü sabah biter, öğlen biter derken 3 gün sürdü. 3 gün ben hiç uyumadım onu hatırlıyorum. Hiç o kadar odaklanmıştım ki ekipten arkadaşlarımız var yoruluyorlar, dinleniyorlar, eve gidip gelen oluyor, biraz orada kestiren oluyor ben şeyi fark etmiştim birisinin devamlı bunu ittirmesi lazım, yoksa çıkamayacağız. 3 gün uyumamıştım benim için çok zorlu bir süreçti ama tabi daha sonra da başarmıştık çok müthiş bir keyif almıştım.

Bir de çok eskiden ilk şirketim de Ankara’da bir kamu kurumuna biz bir proje alt yüklenici olmuştuk. Proje çok önemli tabi o zamanlar laptoplar, cloud yok demoyu cloud’a atıp yapamıyorsunuz. Kamu kurumu kapalı network ben böyle demoları teslimlere ve 2 – 3 tane CD yazardık ne olur ne olmaz diye, bir de elimde Dell bilgisayarla giderdim. Artık ben sabah 5 otobüsüne binerdim 10.00’da Ankara’da olurdum kuruma geçerdim. Otobüs firmaları beni tanımıştı aman bu devrilmesin, sallanmasın güzel bir yer bulmuştuk, beni biliyorlardı artık beni gördüler mi abi tamam ben onu oraya koyuyorum diye gidip arkada bir yerleri vardı oraya güzelce koyuyorduk.

Çaycı mısınız yoksa kahveci mi?

Çok net çay ama kahvede de hiç bir zaman sade kahve, Türk kahvesi, filtre kahve, Americanoya hayır demem.

Eklemek veya bahsetmek istediğiniz bir şey var mı?

Genel olarak dediğim gibi bizim sektör öğrenmeyi gerektiren, öğrenmeyi hiçbir zaman bırakmadığımız bir sektör. Tüm arkadaşlarım buna lütfen önem versinler. İletişim, öğrenmek, kendimizi güncel tutmak önemli, çok hızlı değişiyor. Bizim yazılım sektöründe Türkiye olarak iyi bir yere gelmemiz lazım buna da genç arkadaşların özellikle dikkat etmesini isterim.

Ek olarak topluluğa destek vermek, topluma katkı sağlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yazı yazmak, konferanslara katılmak, konferanslarda konuşmak, birilerine mentorluk yapmak, bir yerde yardımcı olmak, bir projeye çeviri olarak destek vermek olabilir. Topluluğa mutlaka destek vermemiz ve büyütmemiz gerektiğini düşünüyorum.